DE

Almanya Konsey Dönem Başkanlığı - Göçmen Politikası Beklentileri

Almanya, 1 Temmuz'da AB Konsey Dönem Başkanlığı'nı devralıyor ve karşısında önemli bir gündem var.
eu germany

Son zamanlarda çok az konu AB'nin gelecekteki iltica ve göç politikası kadar yoğun tartışmalara sebep oldu. 2014 ve 2015 yılı mülteci krizi, tüm tarafların dâhil olduğu Pan-Avrupa çözümlerinin gerekliliğini göz önüne sermişti. Ne var ki bu farkındalığa karşın üye devletler, Ortak Avrupa İltica Sistemi (CEAS)'nin reformu için adil ve etkili dağıtımı ve net sorumluluklara dair halen bir mutabakata varabilmiş değil. Bu sebeple, başkanlığı boyunca Almanya yıllardır çıkmaza girmiş pozisyonları bu karmaşadan kurtarmak üzere çok miktarda siyasi sermayeyi adamalı.

Almanya’dan beklentiler nispeten göç ve iltica politikaları alanlarında fazla. Her şeyden önce Berlin'in, aslında bahar döneminde çıkması gereken fakat Korona salgını yüzünden siyasi gündemde geriye düşen Komisyon’un Avrupa Göç Paketi'ni beklemesi gerekiyor. Yine de herhangi bir eksiklik söz konusu olmadığı için tamamen yeni tekliflerin dâhil edilmesi pek olası gözükmüyor: Yedi (!) kanun teklifi ile Avrupa Komisyonu, 2015 krizini takiben birliğe dayanan bir Avrupa iltica ve mülteci politikası için iddialı fikirler geliştirmişti. Şimdi ise artık gelişim gösterme ve bunların uygulanmasına yönelik adımlar atma zamanı!

AB dış sınırlarının korunması ve garantiye alınması, başarılı bir Avrupa iltica ve mülteci politikası için ön şart. Ne var ki Dublin Yönetmeliği bilhassa, ekonomik güç ve nüfus büyüklüğüne dayanan bağlayıcı dağıtımına karşı olan Visegrad Grubu tarafından engellenmeye devam ediyor. Yine de, AB çapında bir çözüm mümkün değilse,  Yunanistan'dan reşit olmayan mültecilerin kabulü için Almanya ve Fransa dâhil olmak üzere, 11 AB Üye Devleti arasında hâlihazırda var olan gibi bir "istekli koalisyon" pragmatik bir çözümü temsil eder. Her halükarda, bu gibi farklılaştırılmış bir sistem diğer Üye Devletlere açık kalmaya devam etmeli ve AB dışındaki dış sınır devletler üzerindeki tamamıyla orantısız yükü hafifletmek için yeterli kabul kapasiteleri ile de desteklenmelidir. Sığınmacı ve mültecileri kabul etmeye ya da dış sınırları güvenli hale getirmeye istekli olmayan devletler, paylarına düşeni yerine getirmek için büyük ölçüde finansal olarak dâhil edilmeli.

"Hem Almanya hem de bütün olarak AB, göçmen iş gücünden şirket mahalli olarak yararlanmakta."

Thomas Ilka

Göç Politikası Tek Yönlü Bir İlişki Değil

Mültecilerin Avrupa bünyesinde dağılımı sorusuna ek olarak Almanya ayrıca Konsey Başkanlığını sadece Avrupa iltica politikası için değil göç ve yabancı göç politikasını daha da şekillendirmek için bir fırsat olarak değerlendirmeli.

Sığınmacıların reddi hususunda menşe ülkelerin işbirliği güçlendirilmeli. Aksi takdirde, başarılı bir geri dönüş politikası uygulanamaz. Menşe ülkesine bağlı olarak, Frontex ya da AB sınır güvenlikleri ile işbirliğinin yanı sıra, her ülkeye özel olarak biçimlenen özel paket anlaşmaları özel hedef gruplarına sunulabilir. Bilhassa göçmenlere daimi ikametgâhın birkaç olanağını sağlayan ülkeler için önemli bir araç da düzenli göçmen rotalarının teşvik edilmesidir.

Hem Almanya hem de bütün olarak AB, göçmen iş gücünden şirket mahalli olarak yararlanmakta. Almanya için bu, ortak devletler ile uygun kilit sektörlerde hedef anlaşmalar aracılığıyla, Mart 2020'de yürürlüğe giren kalifiye işçi göç kanununa yeni bir soluk getirmek anlamına geliyor. Bu uluslaraşırı eğitim ortaklığı çerçevesinde, hem Alman şirketlerinin hem de yüksek göç baskısı olan menşe ülkelerin çıkarları göz önüne alınabilir. Almanya'nın bilhassa bu alandaki gelişim politika bağlılığı ile Avrupa bağlamında yararlanılabilecek iyi bir deneyimi var. AB bünyesinde, Üye Devletlerdeki şirket ağları kurulmalı ya da AB çapında bir etki yaratmak için kullanılmalı.

Son olarak, AB Üye Devletleri göçlerin sebepleri ile sürdürülebilir bir tutumda başa çıkmak için çabalarını daha yakinen koordine etmeli ve esas menşe ülkelerde iş olanakları yaratarak göçmenlere daimi ikametgâh olanakları olmadan düzensiz göçe karşı gerçek alternatifler sunmalı. Gelecek mülteci hareketlerini azaltmak için AB, dış ilişkiler, güvenlik ve göç politikalarında daha bütüncül bir yaklaşım benimsemeli ve çatışmaların çözümüne katkıda bulunmak için tüm sivil ve, gerekli olduğu takdirde, askeri araçlarını kullanmalı. Almanya bu bağlamda, gündem belirleme işlevi çerçevesinde göçün kısmi taraflarına dair daha güçlü ortak bir görüş için itici bir güç oluşturarak başı çekebilir.