DE

Küreselleşme Sorunun Değil Çözümün Kendisi!

Prof. Paqué

Özgürlük için Friedrich Naumann Vakfı (FNF) Başkanı Prof. Karl-Heinz Paqué

©

Bu korona krizi döneminde daha fazla siyasi, ekonomik ve bilimsel işbirliği çağrısında bulunmalıyız.

Dünya daha önce hiç olmadığı kadar durmuş halde ve hala kargaşa içerisinde. Korona virüsü hızlı bir şekilde yayılmakta ve ekonomiyi her yerde sekteye uğratmaktadır. Bazıları kriz sonrası için bile geniş kapsamlı ekonomik kısıtlamaların yapılması çağrısında bulunuyor. Bazıları ise virüsün yayılmasından dolayı küreselleşmeyi suçluyor. Küreselleşme, dünya genelindeki bu sağlık krizi kapsamında suç ve masumiyet konularına ilişkin hararetli bir tartışmanın içinde piyon kurban olmuş durumda.

İnsanlık tarihi aynı zamanda görüp geçirdiği hastalıkların tarihidir. Salgın hastalığa ait ilk kayıtlar M.Ö 430 yılına dayanmaktadır. Daha sonra ise Atina vebası şehrin nüfusunun yaklaşık yüzde birini katletti. 14. Yüzyılda Vebanın Avrupa ve Asya’da 25 milyon cana mal oldu. 1519 yılında Orta Amerika’da sekiz milyona kadar insan çiçek hastalığından öldü. Ve 25 milyondan daha az olmayan sayıda Avrupalı, Amerikalı ve Asyalı Birinci Dünya Savaşı sonrası İspanya gribine karşı yenik düştü. Salgın hastalıklar ve pandemiler 20. yüzyılın ikinci yarısında hızlı küreselleşmeden çok daha önce dünya genelinde milyonlarca ölüme neden oldu. Dolayısıyla tehlikeli bir hastalığın fazlasıyla bağlantılı bir dünyada yayılması an meselesiydi. Küresel havacılık insanların yalnızca 24 saat içerisinde üç kıtada aynı virüse enfekte olmasını mümkün kıldı.

Buna göre küreselleşmeyi kısıtlamalı mı yoksa geriye mi sarmalıyız? Bunun cevabı kesinlikle hayır. Muhtemelen zamanımızın en tehlikeli virüsüne atılacak bir bakış bunun nedenini göstermektedir: Yetmişli yıllardan bu yana otuz milyondan fazla insan HIV/Aids yüzünden öldü. Uzun yıllar boyunca HIV enfeksiyonu kesin idam kararı anlamına geliyordu. HIV’li bu insanlar bugün az çok normal bir hayat yaşıyorlarsa bu küresel araştırmanın başarısıdır. Dünyanın her köşesinden doktorlar Ebola ateşiyle savaşmak için Batı Afrika’ya seyahat ettiyse bu uluslararası işbirliğinin başarısıdır. Ve solunum cihazları, vantilatörler ve dezenfektanlar korono krizi süresince dünya genelinde yalnızca birkaç gün içerisinde gönderilmişse bunu küresel altyapıya borçluyuz.

Orta Çağda – çok daha az bağlantılı bir dünyada – salgın hastalıklar milyonlarca ölüme yol açıyordu. Az da olsa bildiğimiz şey bugün bu büyüklükteki faciaların ulus-devlet çözümlerinin sonucu olmadığıdır. Aksine, bu şirketlerin, üniversitelerin ve Dünya Sağlık Örgütü (WHO) gibi uluslar üstü örgütlerin küresel işbirliğinin başarısıdır. Sonuç olarak, ortağa özgü izole edici örnekler batağına saplanmak yerine bizler Korona krizi süresince daha siyasi, ekonomik ve bilimsel işbirliği çağrısında bulunmalıyız. Bu, bilim ve ticaret seviyesinde hayrete düşürecek kadar iyi işlemektedir. Korona virüsü izole etmek iki haftadan daha az bir süre aldı. Şimdi ise şirketler üretimlerini gitgide dezenfektanlara ve solunum cihazlarına taşıyorlar.

AB, ayrışma belirtileri gösteriyor.

Şüphesiz ki ilaç sektörü gibi alanlarda daha da fazla esnekliğe ve uyarlanırlığa talep edilecektir. Acillerde test cihazlarının ve aşıların şimdiye kadar olandan daha hızlı şekilde mevcut olması önemlidir. Bu amaçla, ilgili şubelerle ve devlet tarafından kısmen finanse edilen şirketlerle işbirliği halinde geliştirilen bir devlet acil planı yeterli olacaktır. Çoğu endüstride küreselleşen üretim yapısı bu planla birlikte etkilenmeyecektir.

Ne yazık ki korono virüsün siyasi seviyede ele alınış biçimi dayanışma ve işbirliği ilkelerinden ne kadar uzaklaştığımızı göstermektedir. İstikrarsız ABD Başkanı Donald Trump’ın bütün uluslararası işbirliği yapılarını tanımaması ve hatta korona virüse karşı duvar çekilmesini tercih ediyor olması şaşırtıcı değildir. Genelde çok taraflılığın ve siyasi birleşmenin avukatlığını yapan Avrupa Birliği’nin korona krizi süresince ayrışma belirtileri gösteriyor olması ayrıca üzücüdür. Avrupa milletleri sınırlarını kapatmak için acele ediyor, tedarik zincirlerini ve hayati ilaçların sevkini sekteye uğratıyor. Avrupa hala ihracat yasakları üzerinde tartışırken Çin, İtalya’nın kriz bölgelerine çoktan doktor ve tıbbi ekipman gönderiyor. Avrupa Komisyonu, ulus devletleri bütün yetkileri ele geçirdiği ve Avrupa kurumlarını gittikçe dışladıkları için çaresizce olanları izliyor.

Bizler küreselleşmeyi daima bölünmez bir bütün olarak düşünmek zorundayız. Ana kavramlardan biri şirketlerin, devletlerin, kurumların ve bireylerin uluslararası sorumluluk alması, işbirliği halinde olması ve hepimizin menfaati için hep birlikte küresel anlamda karşılıklı bağlılıktan istifade etmemizdir. Korona krizi süresince çoğu aktör bu ilkeyi terk etti. Yine de doğru şekilde anlaşıldığı üzere,  küresel işbirliği dünya genelindeki vebalara ve aynı zamanda Korona virüsüne karşı savaşta sahip olunan tek şanstır.

Bu serbest kürsü sayfası ilk olarak 31 Mart tarihinde Zeit Online’da yayınlandı ve bu sayfaya şuradan erişilebilir.