DE

„The Spirit of Kavala“ - Türk ve Yunan Liderler için ilk sanal diyalog programı

Kavala port

"P2P (insandan insana) programları ile Friedrich Naumann Vakfı, klişelerin üstesinden gelmeye, karşılıklı güven oluşturmaya ve böylece dünyanın bir bölgesinin ötesinde barışa katkıda bulunmaya çalışmakta."

Dr. Ronald Meinardus

Korona virüsünden önce her şey çok farklıydı. Daha geniş anlamda bu durum, siyasi eğitim ile ilgili olan her şey için de geçerli. Kelimelerin ve cümlelerin alışverişinden daha öte olan insanlar arasındaki doğrudan sohbet, iletişimin en temel elementlerinden biri olmayı sürdürüyor. Kişiler arası unsur, güvenin yaratılmasında kilit bir rol oynuyor.

Güven tesis etme adımları hükümetlerarası politikanın konusu. Genellikle krizler ve çatışmalar ilişkileri bozduğu zaman ortaya çıkarlar. Güven tesis etme programları da sivil toplum kuruluşları aktivitelerinin bir parçasıdır.

P2P (insandan insana) programları ile Friedrich Naumann Vakfı, klişelerin üstesinden gelmeye, karşılıklı güven oluşturmaya ve böylece dünyanın bir bölgesinin ötesinde barışa katkıda bulunmaya çalışmakta. Daha düşük sosyal seviyeler ile pozitif diyalogların, hükümetlerin "büyük politikaları"na iyi gelebileceği umudu daima var.

Sivil toplum diyalog biçimlerinin Güneydoğu Avrupa'da bir geleneği var. Türkiye ve Yunanistan arasındaki ilişki çatışma-güdülü ve bunun uzun bir geçmişi var. Çekişmeli iki taraflı hususlar zinciri, bu iki NATO üyesini bir kereye mahsus olmamak üzere, savaş ile burun buruna getirdi.

Ege'nin her iki yakasındaki ortaklarının yardımı ile Vakıf, karşı bir denge yaratmaya çalışmakta. Vakfın İstanbul Ofisi ve Kadir Has Üniversitesi girişimleri için yıllarca çok sayıda bilim insanı, gazeteci ve genç lider bir diyalogta bulunmak üzere bir araya geldi. Toplantılar dönüşümlü olarak Yunanistan ve Türkiye'de gerçekleştirildi ve toplantılarda birçok konuya değinildi: Kıbrıs meselesi ya da Ege denizindeki egemenlik hakkı tartışmaları gibi o zamanlar Atina ve Ankara'yı ayıran "şiddetli çatışmalar" odak noktasıydı.  Bu günlerde, iklim politikası, mülteci sorunu ya da ikili ilişkilerde medyanın rolü gibi tartışmaya pek de yol açmayan sorular gündeme gelmekte.

Korona salgını, başlarda Yunanistan-Türkiye diyalog projesini sekteye uğrattı. Kapalı sınırlar ve meclis yasakları, iki taraflı alışverişin aniden sonlanmasına neden oldu.

Fakat, FNF Türkiye Proje Direktörü Dr. Ronald Meinardus ve Kadir Has Üniversitesinden Profesör Dimitri Triantaphyllou, projeyi virüse kurban gidemeyecek kadar önemli olarak değerlendirdiler ve Türk ve Yunan genç liderleri içi ilk sanal diyalog programına davet edildiler. Bu eşsiz toplantı artık herkes tarafından bilinen dijital platform Zoom üzerinden gerçekleştirildi.

Bir Nostalji Esintisi

Yunanistan ve Türkiye'den 15 katılımcı bilgi alışverişi yapmak ve hararetli tartışmalarda bulunmak üzere bir araya geldi.

„The Spirit of Kavala” (Kavala Ruhu) bu önemli toplantının başlığı idi. Geçen sefer genç liderler Aralık ayının başında Kuzey Yunan liman şehri Kavala'da buluşmuşlardı. 5 gün süren atölyeleri boyunca katılımcılar, sadece iddialı proje fikirleri geliştirmekle kalmayıp aynı zamanda birçok yeni arkadaşlık da kurdular.

Bu sebeple, Zoom konferansı esnasında havada bir nostalji kokusu vardı. Proje Direktörü Dr. Ronald Meinardus, Yunan sirtaki müziği çalmaya başladığında ve Kavala limanının kuş bakışı fotoğraflarını gösterdiğinde duygular harekete geçti.

Herkesin konuşma şansı bulduğu zorunlu ilk konuşma turundan sonra grup doğrudan gündem ile devam etti. Ülke raporlarında katılımcılar, Korona krizinin ülkeleri üzerindeki etkilerini iletti, ilgili medya bakış açılarını tartıştı ve, korona salgınına rağmen, diyalog serisinin devam etmesini planladı.

Diğer ülkelere nispeten Yunanistan ve Türkiye masadan beklenen zorluklarla karşılaşmadan kalktı. Ayrıca, her iki taraftan edinilen bilgiye göre, medyanın ilgili komşu ülkeler hakkında görece daha tarafsız raporlarda bulunduğundan bahsetmek de kayda değer. Yunan-Türk bağlamında, bu ender bir durum. Genellikle klişeler ve düşmanlık kavramları ve hatta yanlış raporlar kaygı verici bir portre çizer. Bunu akılda tutarak, yanlış bilgilendirme ve yalan haberlerin yanısıra bunlar ile mücadele etmeye yönelik stratejiler gelecekte Türk-Yunan proje çalışmasının odağı olacaktır.

Yunan ve Türklerin yeniden yüz yüze görüşmesi ve sirtaki müziği eşliğinde dans etmeleri muhtemelen biraz zaman alacak. O zamana kadar ise diyalog programı sanal olarak devam edecek.

Programın başarısının kilit noktalarından biri: Her iki taraf da birbirlerine öğretebilecekleri ve birbirlerinden öğrenebilecekleri hususunda aynı fikirdeler. Anlayacağınız, tipik bir kazan-kazan durumu.