Kutuplaşmayla Mücadele
Kutuplaşmayı Konuşarak Aşmak: Aposto ve Friedrich Naumann Vakfı'nın Türkiye’nin Düzenlediği “Türkiye Talks"
Kutuplaşma, küresel olarak neredeyse her ülkeyi farklı düzeylerde etkileyen bir problem olmakla beraber Türkiye'deki siyasi ortam ve kişisel ilişkiler nedeniyle özellikle hissedilen bir problem. Başkanlık sistemi, seçmenleri iktidarın yanında veya karşısında olmak üzere ikiye ayırıyor. Bu ayrım Türkiye’de neredeyse yarı yarıya ve bunun oluşturduğu siyasi bölünme, haber tüketimi ve sosyal medya kullanımıyla kendini daha da belirginleştiriyor. Politik görüşlerimiz çizgisinde farklı bilgi kaynaklarından beslenip, kendi seçtiğimiz kişilerin sesini duyduğumuz yankı odalarında “karşı tarafın” makul argümanlarını kaçırıyoruz.
Toplumun parçaları siyasi kutuplaşma nedeniyle birbirinden uzaklaştıkça, karşıt görüşlü insanlar birbirlerini düşman olarak görmeye başlıyor; buna 'duygusal kutuplaşma' diyoruz. Siyasi kutuplaşmanın duygusal kutuplaşmaya dönüşmesinin arkasındaki temel neden, toplumsal kesimler arasında kesişmelerin (çapraz kesen sosyal bağların) az olması ve buna bağlı olarak saygı, kişiler arası güven gibi kişisel ilişkilerin zayıf kalması.
Türkiye, kişiler arası güvensizliğin ve duygusal kutuplaşmanın en yüksek olduğu ülkeler arasında. Bu, karşılıklı iyi niyet varsayımının yok olması nedeniyle siyasi anlaşmazlıkları aşmayı çok zorlaştırıyor. Bu sorunu çözmek için atabileceğimiz en yapıcı adım, demokrasi için hayati önem taşıyan değerleri desteklemek: güven, iyi niyet varsayımı, birlikte hareket etme duygusu ve saygı.
Aposto, bu sorunları haberler üzerinden ele alarak okuyucularını tek yanlı anlatılardan uzaklaştırıyor ve onlara olayları farklı bakış açılarıyla, olgulara dayalı bir şekilde sunuyor. Yapıcı ve dönüştürücü bir diyalog için bazı ortak noktaların varlığı ve temel gerçeklerin ortakça kabul edilmesi şart.
Türkiye Talks
Türkiye Talks, vizyonumuz ve değerlerimizle tam olarak örtüşen bir format. Oturumlar için tartışma konusu seçerken, bir yandan tartışmaların şiddetlenmesini ve insanların birbirini daha konuşmaya başlamadan dinlemeyi bırakmasını istemediğimiz; bir yandan da etkinliğin ruhuna uygun olarak insanların farklı görüşlere sahip olduğu ve makul fikir ayrılıkları bulunabilecek konular seçmeye özen gösterdik. İlk iki oturumumuzda konularımız zorunlu askerlik ve paralı eğitimdi.
Zorunlu askerlik bölümünün moderatörü Olgun Akbulut, "Türkiye, militer bir ülke. Tarihsel olarak askeriyeye saygı besleniyor" derken, genç erkeklerin çoğu askerliği zaman kaybı ve hayat planlarını bozan bir süreç olarak görüyordu. İkinci konumuz paralı eğitim oldu; pek çok kişi kamu eğitiminin durumundan ve özel okulların maliyetinden memnun değil. İnsanlar bu problemlerin nedenleri ve çözümleri konusunda fikir ayrılığı yaşıyor. Eğitimci Ayşe Alan, konuyu çerçeveleyip, katılımcıların kendi deneyimlerini paylaştıkları bir tartışma başlattı.
Türkiye Talks, Aposto’dan etkinlik koordinatörlerinin tartışmalar için bir etos belirlemesiyle başladı ve yukarıda bahsettiğimiz değerler ile demokrasi arasındaki ilişkiyi vurgulandı. Karşınızdaki kişinin, bahsettiğiniz sorunlara kayıtsız kalmadığı, onların da aynı sorunu farklı bir açıdan çözmeye çalıştığını düşünmek, katılımcıların benimsediğini ve tartışmalarda uyguladığını gözlemlediğimiz temel bir prensip oldu.
Etkinlik, moderatörün konunun temel çerçevesini, dünyadaki farklı uygulamaları ve makul argümanları tanıtmasıyla başlıyor. Sonra, ikili diyaloglar için katılımcılar ikili gruplara ayrılıyor. Deneyimlerimize göre, katılımcılar bu 1’e 1 konuşmalarda kendi tecrübelerini paylaşmayı seviyor; bu da ikililerin kişisel bir bağ kurmalarını ve birbirlerini kişisel bir düzeyde tanımalarını, bu sebeple karılıklı iyi niyet varsayımını yapmalarını sağlıyor. Sohbetler sonrası yeniden toplanıyoruz, katılımcılar sorularını moderatöre iletebiliyor veya tartışmaları hakkında deneyimlerini paylaşabiliyor. Çoğu zaman, farklı grupların konuşmalarında benzer konulardan bahsettiklerini ve sadece kendi düşüncelerini değil, sohbet partnerlerinin perspektiflerini de paylaşıyorlar.
Bağımsız gazeteci Burak Ütücü etkinlikle ilgili, “Bir pazar gününü buraya ayıran insanları görmek heyecan verici. Eğitim ve—uzun süredir üzerine konuşulmayan—askerlik meselesinin burada işleniyor olmasından dolayı çok mutluyum. İlk oturum, ucu açık bir konu olmasından ötürü, kafamda yeni soru işaretleri doğurdu. Bu soru işaretlerinin ortaya çıkması benim açımdan çok öğretici oluyor tabii ki. Burada hiç tanımadığım biriyle oturup argümanlarımızı tartışarak fikir birliğine varmak veya varmamak… Amaç o değil tabii: en azından birbirimizi dinleyebiliyor muyuz? Aslında çok temel bir eğitimi de burada gerçekleştirmiş oluyoruz” dedi.
Etkinlik sonrası, katılımcılardan ve moderatörlerden aldığımız geri bildirimlerle etkinliği nasıl daha iyi hale getirebileceğimizi değerlendiriyoruz. Ayrıca, etkinlik öncesi ve sonrası katılımcılara gönderdiğimiz anketlerle, tartışma konusu üzerine düşüncelerinde nasıl bir değişim olduğunu gözlemliyoruz. Bu sohbetlerin başlangıçtaki pozisyonları nasıl değiştirdiğini niceliksel olarak izleyebiliyor ve hangi tür eşleşmelerin en yapıcı diyaloğu sağladığına dair sonuçlar çıkarabiliyoruz.