Okuma #24
Türkiye'de Basın Özgürlüğü Raporu 2020-2021
Türkiye’de basın özgürlüğü meselesi artık tartışmalı bir konu olmaktan çıkmış. Türkiye’de kamuoyu, hükümetin medya üzerindeki baskısının her zamankinden daha fazla olduğu konusunda hemfikirdir. Basın özgürlüğü konusu artık ülkenin demokrasi durumunu hakkında bir gösteren olmaktan çıkmış, başlı başına bir gerçeklik olarak kabul görmeye başlamıştır. Özgürlük Araştırmaları Derneği bünyesinde Burak Bilgehan Özpek tarafından hazırlanan 'Türkiye'de Basın Özgürlüğü: 2020-2021 Raporu' 1 Ağostos 2020'dan 30 Eylül 2021'ye kadarki süreçte Türkiye’deki medya özgürlüğünün durumunu ele almaktadır. İlgili raporda basın kuruluşları ve gazeteciler üzerindeki baskının anlaşılabilmesi adına üç değişken kullanılmıştır: "yasal kısıtlamalar", "iktisadi bağımlılık" ve "kutuplaşma".
Türkiye’de basın özgürlüğü meselesi artık tartışmalı bir konu olmaktan çıkmış, siyasal otoritenin bilgi ve düşünce akışını düzenleme iddiası aşikar hale gelmiştir. Hem konuyla ilgili akademik literatür hem de uluslararası toplumdan gelen siyasi beyanatlar bu meselenin artık genel kabul gören bir olgu olduğuna işaret etmektedir.
Read #22
Access to Data for Sustainable City: An Investigation on Disaster and Building Data
This report, conducted by the Turkish Economic and Social Studies Foundation (TESEV) and supported by the Friedrich Naumann Foundation, aims at improving innovation, urban data collection and analysis, and open data capacities in democratic civic governance in Turkey. “Access to Data for Sustainable City: An Investigation on Disaster and Building Data” focuses on (1) status quo of open data movement and ongoing studies, (2) data up-to-dateness and quality, and (3) access to data through disaster and building data in Istanbul, New York and Munich. Inspired by the experiences in the cities of New York and Munich, the report presents policy recommendations for improved access to data regarding disaster management in Istanbul.
It has become clear that in the face of disasters, the number of which has considerably increased due to the climate crisis, data-driven urban policy - making plays a central role in the disaster management process.
Download the full report!
Okuma #21
Yeşil Dönüşüm ve Dış Ticaret : Almanya-Türkiye İlişkileri
Ekonomi ve Dış Politika Araştırmalar Merkezi (EDAM) tarafından yürütülen ve Friedrich Naumann Vakfı tarafından desteklenen “Yeşil Dönüşüm ve Dış Ticaret : Almanya-Türkiye İlişkileri” çalışması yayınlandı.
Türkiye, 2021 yılının sonunda, 2016 yılında imzalanan Paris Anlaşması’nı onaylayacağını açıkladı. Avrupa Yeşil Mutabakatı da dahil olmak üzere, yurtiçi ve yurtdışındaki uluslararası gelişmeler, Türkiye’nin de küresel olarak gerçekleşen yeşil dönüşüm sürecindeki politikasını gözden geçirmeyi kaçınılmaz kılmakta. Bu makale, Türkiye’nin yeşil ekonomi alanındaki potansiyelini ticari açıdan ele almayı amaçlamakta. Bunun için yeşil ekonominin hesaplanmasını sağlayabilecek yeni bir metodoloji de sunulmaktadır. Ticaret analizi altında, Yenilenebilir Enerji ve Yeşil Altyapı, Ulaşım Teknolojileri ve Yeşil İnşaat sektörlerinde yer alan 41 ürün incelenmiştir.
Gelişmekte olan ülkelerden biri olarak; yeşil geçiş, temiz enerji ve ulaşim inşaatı konularında gelecek vadetmekte olan Türkiye, yeşil ekonomi politikaları hakkında yapılacak tartışmalar için kendi stratejisine ihtiyaç duymaktadır.
Raporun tamamına buraya tıklayarak ulaşabilirsiniz.
Okuma #20
Türkiye'nin Geleceğine Genç Bakış
İstanbul Ekonomi Araştırması, FNF Türkiye'nin katkılarıyla genç Türklerin geleceğe yönelik görüşleri hakkında bir anket çalışması gerçekleştirdi. Araştırma, Türkiye genelinde 81 ilde 18-30 yaş arası 3000 gençle gerçekleştirilmiştir.
Yeni nesillerin siyasete güvenmemeleri, sadece bugün için değil, toplumun geleceği için de sorun teşkil ediyor. Bugünün sorunlarını çözmekte siyaset (katılımcıların gözünde) fayda vermeyecek bir uğraşsa, mevcut siyasi sorunlar geleceğe birikerek aktarılacaktır. Buna göre gelecekte, Türkiye’de popülizmin kendini yeniden üretmesi ihtimal dahilindedir.
Okuma #19
Türkiye'de Çalışan LGBTİ+'ların Durumu Araştırması
Kaos GL ve Kadir Has Üniversitesi Toplumsal Cinsiyet ve Kadın Çalışmaları Araştırma Merkezi tarafından yürütülen ve Friedrich Naumann Vakfı tarafından desteklenen “Türkiye’de Özel Sektör ve Kamu Çalışanı LGBTI+’ların Durumu 2021 Araştırması” sonuçları yayınlandı. Pandeminin çalışma hayatındaki etkilerinin de araştırıldığı çalışmada işyerinde karşılaşılan stres, anksiyete ve güvensizlik hissinin uzaktan çalışma sayesinde azaldığına ancak işsizlik riskinin yükselmesinin ve iş bulmanın zorlaşmasının LGBTİ+’ları daha da olumsuz etkilediğine dikkat çekildi.
[...] geçtiğimiz yıllardaki araştırmaların bulgularıyla paralel biçimde 2021 araştırmamız da istihdamda cinsiyet kimliği, cinsel yönelim ve cinsiyet özellikleri-ne dayalı ayrımcılığın önlenmesi, LGBTİ+ çalışanların huzurlu ve verimli bir çalışma ortamına erişimdeki dezavantajlı konumlarının dönüştürülmesi, sosyal ve ekonomik hakların kullanılması konusunda eşitliğin sağlanabilmesi için hem hukuk politikası, hem kurumsal politikalar hem de sivil toplum örgütlerinin oluşturacağı stratejiler anlamında atılması gereken adımlar, yapılması gereken tartışmalar bulunduğuna işaret etmektedir.
Çalışmanın tamamında aşağıdaki linkler üzerinden ulaşabilirsiniz.
Okuma #18
Eğitim İzleme Göstergeleri
Eğitim Reformu Girişimi (ERG) tarafından yayınlanan
Eğitim İzleme Göstergeleri, ERG tarafından FNF’nin desteğiyle 12-14 Ağustos 2020 tarihlerinde düzenlenen Eğitim Verisi Okuryazarlığı Yaz Okulu kapsamında hazırlandı.
Kurulduğu 2003 yılından beri ERG, tüm çocukların temel hakkı olan nitelikli eğitime yönelik çalışmalarıyla kanıt ve veri temelli politika süreçlerine katkıda bulunuyor. Bu amaçla, 2008’de yayımlamaya başladığı Eğitim İzleme Raporları’nda çeşitli kaynaklardan derlediği nicel verileri eğitim izleme göstergelerine dönüştürüyor. Eğitim İzleme Göstergeleri’nde ERG’nin 12 yıldır izlediği bu göstergeler, veri kaynakları ve hesaplama yöntemleriyle birlikte yer alıyor, eğitim sisteminde 13 yıldır yaşanan değişiklikler göstergeler üzerinden izleniyor.
Eğitim İzleme Göstergeleri’nde eğitime ayrılan kaynaklara ilişkin veriler, yıllara göre bu kaynakların nasıl değiştiğini gösteriyor. Derslik ve öğretmen başına düşen öğrenci sayısı, özel öğretim kurumu oranı ve net okullulaşma oranı gibi göstergeler MEB tarafından yıllık hedefleri izlemede kullanılıyor. Bölgelere ilişkin farklı göstergelerle, eğitimde bölgeler arası farklara dikkat çekiliyor. Ne eğitimde ne de istihdamda olan gençlere ve PISA sonuçlarına ilişkin veriler aracılığıyla Türkiye’nin durumu OECD ülkeleriyle karşılaştırılıyor.
Eğitim İzleme Göstergeleri ile son 12 yılda eğitim politikalarını izlemek için kullanılan temel göstergeleri kamuoyu ve eğitim paydaşlarıyla paylaşmanın yanı sıra, bu göstergelerin yeterliliğini tartışmaya açmak istiyoruz. Paylaşılan veriler ve göstergeler eğitim sistemine ilişkin önemli bilgiler sağlasa da veri eksikliği ve/ya göstergelerin sınırlılığı eğitim alanındaki değişimi bütünsel biçimde izlemenin ve değerlendirmenin önünde bir engel oluşturuyor. Bu engel, kamuoyuyla daha kapsamlı ve ayrıştırılmış veri paylaşılması, paydaşların veri okuryazarlığı becerilerinin desteklenmesi ve eğitim paydaşları tarafından mevcut göstergelerin yeterliliğinin tartışılarak yenilerinin üretilmesiyle aşılabilir. Eğitim Verisi Okuryazarlığı Yaz Okulu 2020 ve Eğitim Göstergeleri kitapçığının bu süreçlere katkı sunmasını umuyoruz.
İndirmek için "Download"a tıklayın!
Veri okuryazarlığı, verilerden anlamlı bilgi elde etme becerisi olarak tanımlanabilir ve paydaşların eğitim sistemini izleme ve değerlendirmesi, karar alma süreçlerine aktif bir şekilde katılabilmesi ve veriye dayalı karar alma süreçleri için akımında önemli ihtiyaçlardan biridir.
Okuma #17
Türkiye’de Dil Hakları ve Dilsel Çoğulluk
Bülent Bilmez'in yayınladığı
Bu kitapta yer alan yazılar, 18, 19, 25 ve 26 Temmuz 2020 tarihlerinde düzenlenen “Dilsel Çeşitlilik ve Dil Hakları” konulu (programı ekte bulunan) çalıştaylar dizisinde farklı ülkelerden uzmanlar tarafından sunulan tebliğlere dayanıyor. İstanbul Friedrich Naumann Vakfı’nın katkıları ve Dil Hakları İzleme, Belgeleme ve Raporlama Ağı (DHİBRA) desteği ile İstanbul Bilgi Üniversitesi Türkiye Kültürleri Araştırma Grubu tarafından düzenlenen çalıştay dizisinin ilk üçünde, dilsel çoğulluk ve dil hakları meselesi değişik boyutlarıyla ele alındı. Çalıştayın son oturumunda ise dil haklarına göndermeyle, genelde insan hakları izleme ve raporlama meselesi, alanın en deneyimli ve birikimli isimleri tarafından ele alındı. Daha çok izlenim ve deneyim aktarımı niteliğindeki bu oturumda sunulan tebliğlerden üçü, gözden geçirilmiş versiyonlarıyla bu kitabın son bölümünü oluşturuyor. Diğer oturumlarda sunulan tebliğlerin hepsi de yazarları tarafından elden geçirilmiş olduğu gibi, birçok sunum bu kitap için yeniden yazılmış makale formatında burada yer almaktadır.
Kültürel çoğulluğun en önemli boyutlarından birini oluşturan dilsel çoğulluk konusunda Türkiye’de mevcut olan önemli bir boşluğu doldurmaya aday olan bu derlemenin, Türkiye dilleri, dilsel çoğulluk ve dil hakları çalışan veya çalışmak isteyen akademideki ve akademi dışındaki araştırmacılar için olduğu kadar, dil emekçileri ve aktivistleri için de yararlı bir kaynak olmasını umuyoruz.
Okuma #16
Defending LGBTI+ Rights in Turkey: “We are in the Same Storm but not in the Same Boat”
by Marcel Tuğkan Gündoğdu (SPoD)
Turkey’s civic space has lately been shrinking due to the tense political climate and the deterioration of the democratic institutions. The ruling party is using its growing stranglehold on the country and represses civil society leaders, civil society actors, and organizations especially in the field of LGBTI+ rights. Follow the author examining Turkey's recent developments regarding LGBTI+ Rights and civil society.
The oppressive climate has greatly affected the rights of LGBTI+ people, Human Rights defenders and organizations working in the LGBTI+ Rights field [...].
Okuma #15
Türkiye’de değişimin öncüsü: Kadın hareketi
#FemaleForwardInternational kampanyamızın bir parçası olarak sesini yükseltmekten korkmayan, kararlı ve çalışkan bir gazeteci olan Burcu Karakaş'ı sizlere sunuyoruz. Kadın ve azınlık hakları, göç ve ifade özgürlüğü gibi çok çeşitli konuları işliyor. Bu makalede Türkiye'deki kadın hakları hareketini, İstanbul sözleşmesini ve genç kadınları siyasi değişimin öncüsü olarak nasıl gördüğünü ele alıyor.
Siyasi baskıların nefes almayı zorlaştıracak kadar gündelik hayata sirayet ettiği bir ülkede önce kadın, sonra gazeteciyim. Kendimi “feminist gazeteci” olarak tanımlamayı tercih ediyorum.
Okuma #14
2005’ten 2020’ye Öğretim Programları: Toplumsal Cinsiyet Eşitliği ve Sekülerizm
Türkiye eğitim sisteminde son on beş yılda birçok alanda önemli değişiklikler gerçekleştirildi. Bu değişikliklerden biri, 2017 ve 2018 yıllarında öğretim programlarının yenilenmesi oldu. Raporda bu değişiklikler hakkında daha fazla bilgi edin!
Toplumsal cinsiyet eşitliğine dair toplumsal bilincin arttığı bir dönemde 2018 programlarında 2005 programlarından ileriye gidilmemesi, hatta kadın haklarına dair kazanımların tasfiye edilmesi, 2018 programının önemli bir eksikliği olarak öne çıkıyor.
Okuma #13
Türkiye'de Basın Özgürlüğü Raporu
Türkiye’de kamuoyu, hükümetin medya üzerindeki baskısının her zamankinden daha fazla olduğu konusunda hemfikirdir. Basın özgürlüğü konusu artık ülkenin demokrasi durumunu hakkında bir gösteren olmaktan çıkmış, başlı başına bir gerçeklik olarak kabul görmeye başlamıştır. Özgürlük Araştırmaları Derneği bünyesinde Burak Bilgehan Özpek tarafından hazırlanan 'Türkiye'de Basın Özgürlüğü: 2019-2020 Raporu' 1 Ocak 2019'dan 21 Haziran 2020'ye kadarki süreçte Türkiye’deki medya özgürlüğünün durumunu ele almaktadır. İlgili raporda basın kuruluşları ve gazeteciler üzerindeki baskının anlaşılabilmesi adına üç değişken kullanılmıştır: "yasal çerçeve", "bağımlılık çerçevesi" ve "kutuplaşma".
“Türkiye’de basının özgür olup olmadığı hararetli tartışmaların konusu değildir. Ortada bir gerçek vardır ve bu konu artık tartışma dışıdır.”
Okuma #12
COVID-19 Döneminde Güvenlik ve Gizlilik: Temas Takip Uygumaları
Küresel olarak onaylanan COVID-19 vaka sayısı 5 milyonu geçtiğinden, kamu ve özel aktörler salgını kontrol altına almak için önlemler almaya devam ediyorlar. Son yüzyılın en büyük sağlık krizi şimdiden 324.000 can almıştır. Hükümetin bu duruma müdahelesi ülkeden ülkeye değişiklik göstermiştir. Bazı ülkeler katı sokağa çıkma kısıtlaması uygulamayı seçerken, diğerleri bırakınız yapsınlar anlayışını (laissez-faire) benimsemiştir. Hem sosyal mesafe kuralları hem de test sayısı hakkında önemli bilimsel ve politik tartışmalar olsa da, bu makale temas takip uygulamalarına odaklanmaktadır. EDAM tarafından hazırlanan raporun tamamını okuyun!
"Temas takip uygulamaları üzerine olan tartışma, her şeyden önce güvenlik ve gizlilik arasındaki dengeye ilişkindir."
Okuma #11
Türkiye'deki İfade Özgürlüğü Davaları İzleme Raporu
169 dava, 15 şehir, 89 mahkumiyet. Medya ve Hukuk Çalışmaları Derneği, Şubat 2019 ile Mart 2020 arasında gazetecilerin, akademisyenlerin, avukatların ifade özgürlüğü duruşmalarını gözlemledi. Gazetecilerin çoğu terörle ilgili suçlarla suçlandı. Türk yargı sisteminin ifade özgürlüğü davalarını nasıl ele aldığı hakkında daha fazla okumak için, Uluslararası Basın Enstitüsü (IPI) ve Medya ve Hukuk Çalışmaları Derneği (MLSA) tarafından hazırlanan raporun tamamını okuyun!
"Türkiye’nin Terörle Mücadele Kanunu (TMK), sıklıkla gazetecilere ve ifade özgürlüğüne karşı bir araç olarak kullanılıyor."
Okuma #10
Ders Kitaplarında Demokratik Vatandaşlık ve Demokratik Değerler
Sekülerizm ve cinsiyet eşitliği türkçe ders kitaplarında nasıl ele alınıyor merak ediyor musunuz? Dr. Canan Aratemur Çimen ve Dr. Sezen Bayhan taraından hazırlanan raporun tamamını okuyun!
"Kitaplarda indirgemeci bir yaklaşımla vatandaşlık alanının sınırları çizilirken, tarihsel değişimden ve sosyal çatışmadan arındırılmış bir politik dahil olma kavramsallaştırması yapılıyor."
Okuma #9
Türkiye’de Kamu ve Özel Sektör LGBTI+ Çalışanlarının Durumu
Türkiye'de özel sektör ve kamu çalışanı LGBTİ+'ın deneyimleri hakkında daha fazla bilgie edinmek istiyor musunuz? Kaos GL ve Kadir Has Üniversitesi Toplumsal Cinsiyet ve Kadın Çalışmaları Araştırma Merkezi tarafından hazırlanan raporunun tamamını okuyun!
"Çalışanların, iş hayatında cinsel yönelim, cinsiyet kimliği ve interseks durumlarını gizlemeye zorlanmaları, kişinin sadece iş saatlerinde değil iş dışında da, kendisi olarak davranamaması sonucunu doğurmaktadır."
Okuma #8
Türkiye'de Sansür ve Otosansür: Ocak - Kasım 2019
2019’un ilk 10 ayında (Ocak 2019 - Kasım 2019) sanat ve medya alanlarında gerçekleşen sansür vakalarını içeren bu rapor, Susma Platformu’nun ifade özgürlüğü ihlallerine dair bir bellek oluşturmak amacıyla hazırladığı 3. yıllık raporu. OHAL ve sonrasında 7145 sayılı yasayla “olağanlaştırılmış OHAL” koşulları altında hazırladığımız iki kabarık rapordaki (2016-2017 / 2017-2018) vakaların da ortaya koyduğu gibi, ifade özgürlüğü açısından yoğun ve yorgun bir süreçten geçtiğimiz aşikâr.
Kitap toplatma, etkinlik yasaklama, habere erişimi engelleme, haberi sansürleme, yayın durdurma, hedef gösterme, gözdağı, ihbar, gözaltı, soruşturma, yargılama, hapis cezası... Görünen o ki, bu yoğunluk ve yorgunluk, devlet üzerinden uygulanan sistematikleşmiş sansür pratiklerinin farklı mekanizmalar, aktörler ve yöntemler aracılığıyla artarak yaygınlaşmasının ötesinde artık özgür ifadenin önünde kalın bir duvar gibi yükselen otosansürü olağanlaştırıyor. Raporda geniş bir yelpazeye yayılan vakalar da bunu işaret ediyor.
"Susma Platformu’nun 2019 yili içinde hazirlamis oldugu kapsamli “vaka dökümünü” bastan sona okuyunca, sektirmeden adeta yilin her günü baski, yasak ve sansür haberiyle karsilasiyorsunuz. Dökümün sonunda ise bir korku filminden çikmis gibi oluyorsunuz."
Okuma #7
Avrupa ve Türkiye'nin Geleceği
20 yıl önce 1999 yılındaki Helsinki Zirvesi’nde “Türkiye’nin AB’ye katılmaya aday bir ülke” ilan edilmesiyle liderlerimiz Türkiye’nin ve AB’nin ortak geleceğini onaylamıştır. O zamandan beri sadece Avrupa’da değil dünya genelinde yaşanan siyasi, ekonomik, jeostratejik ve demografi k gelişmeler bu savı pekiştirmiştir. Bu yüzden bugün 2019-2024 dönemi jeostratejik AB yönetiminin yeni siyasi döngüsünde Türkiye-AB ilişkileri için açık bir üyelik perspektifi yönünde yeni bir paradigmaya sahip olmanın ve değişimi iki tarafın da yararına olacak yönde gerçekleştirmenin tam vaktidir.
"Türkiye müzakere sürecini yürüten aday ülke olarak terörizm, güvenlik, savunma, düzensiz göç, radikalleşme, yabancı düşmanlığı ve enerji arzının güvenliği gibi temel konularda AB için en önemli bir kazançtır."
Okuma #6
Kadınların Siyasi Liderliklerinin Geliştirilmesi: Kimseyi Geride Bırakma
Kadının güçlendirilmesi ve toplumsal cinsiyetle ilgili engeller birçok küresel ve bölgesel örgütün gündeminde olan konulardır. Bu makale, tüm kadınlar ve kızlar için cinsiyet eşitliği ve güçlendirme amacıyla Sürdürülebilir Kalkınma Hedefi 5'i (SDG) ilerletmede küresel bir kuruluş olarak Uluslararası IDEA'nın rolüne odaklanmakta ve Uluslararası IDEA tarafından dünya çapında demokrasiyi destekleme ve SDG 5'in gerçekleştirilmesine katkıda bulunma amacıyla gerçekleştirilen toplumsal cinsiyete duyarlı inisiyatiflerin bazılarını sunmaktadır. Danışmanlar Kurulu Başkanı olarak, konuyla ilgili bazı içgörüleri ve ilk elden bilgileri paylaşmak istiyorum. Bu konuyla ilgili başarılanları, zorlukları ve fırsatları kadınlar ve kızlar için SDG 5’in 2030 yılına dek toplumsal cinsiyet eşitliği ve güçlendirilmesi için küresel bir demokrasi örgütü perspektifinden geliştirilmesi ile ilgili olarak ele alacağım.
“Siyasi liderliğe katılımları ve burada temsil edilmeleri için kadınların önünde çok sayıda engel bulunmaktadır.”
Okuma #5
Salgin Tedbirlerinin Etik Açıdan Değerlendirilmesi
2019 yılı Aralık ayında Çin’de başlayıp, 2020 yılı Mart ayında pandemiye dönüşen korona virüsü salgını, ülkelerin çeşitli tıbbi, ekonomik ve sosyal tedbirler almasını ve bunları hayata geçirilmesini şart koşmuştur. Karantina, izolasyon, sokağa çıkmama, iktisadi hayata dair zorunlu düzenlemeler vs. şeklindeki uygulamalar, bireysel, sosyal ve ekonomik haklara doğrudan etki eden ciddi sonuçlar ortaya çıkarmaktadır. Bu sonuçların, etik olarak kabul edilebilirliği: etkililik, orantılılık, zorunluluk, asgari ihlal, kamuoyu meşruiyeti ve adalet ilkeleri ışığında yapılacak değerlendirmeye bağlıdır. Başka bir ifadeyle, bahse konu ilkelerin gerekliklerini karşılayan halk sağlığı uygulamaları ve onların doğurduğu bireysel hak ihlalleri, etik açıdan, meşru kabul edilir. Ancak, ilgili ilkeler dikkate alınmaksızın pratiğe dökülen uygulamaların ve onların sonuçlarının etik meşruiyeti tartışmalıdır.
"Özellikle salgın hastalıklar ve doğal afetler gibi olağanüstü dönemlerdeki halk sağlığı gereklilikleri, bireysel hakların ve kararların kısmen veya tamamen göz ardı edilmesine sebep olabilmektedir."
Okuma #4
Medyada Nefret Söylemi Raporu Mayıs-Ağustos 2019
Dünyanın birçok yerinde olduğu gibi Türkiye’de de medyanın taraflı, önyargılı ve ayrımcı bir dil kullandığına tanık olunuyor. #10Numara10Okuma'da bu okuma konumuz medyada nefret söylemi.
"Türkiye medyası da, uzun yıllardır, farkında olarak veya olmayarak, nefret söyleminin ve ayrımcı söylemin en önemli kaynaklarından biri olarak, toplumdaki kutuplaşmayı dikkate değer biçimde besliyor."
Okuma #3
Kentsel Politikanın Desteklenmesi İçin Yeni Araçlar: Açık veri platformları ve dijital kent panelleri
Günümüzde politika geliştirme gittikçe daha fazla veri ve bilgi tarafından yönlendirilmekte. Türkiye'de Kentsel Politikanın Desteklenmesi İçin Yeni Araçlar neler? Birlikte keşfedelim!
"Kentte yaşama oranının sürekli arttığı bir dünyada kent yaşamına dair sorunlar da artış ve çeşitlilik göstermektedir. Buna paralel olarak sorunlarla ve krizlerle baş etme yöntemlerimiz de farklılaşmaktadır."
Okuma #2
Koronavirus’ün Sosyal ve Ekonomik Etkileri
Dosyamız kapsamında Arın Demir bir halk sağlığı uzmanı, bir işveren, bir işçi ve bir ekonomistten oluşa dört kişilik bir grupla görüştü ve Koronavirüsün neden olduğu problemleri konuştu. Görüşmeler koronavirüsün yarattığı insani, sosyal ve ekonomik etkilere ilişkin önemli bilgiler içeriyor.
"Türkiye olabilecek belki de en kötü şekilde yakalandı bu krize. Had safhadaki ekonomik kırılganlığımıza bir de bu yaşananlar eklendi."
Okuma #1
Bildiğimiz Dünyanın Sonu: Liberaller için bir Strateji Önerisi
Yakın tarihimizde birçok küresel tehditle karşılaştık. Nükleer bir savaşın kapısından döndük, 11 Eylül’ü ve birçok terör saldırısını gördük. Gözümüzün önünde iç savaşlar yaşandı. Devletlerin yıkılışlarına, işgal edilmelerine tanık olduk. Milyonlarca insanın ümitsizce ülkelerini terk edişlerini izledik. Bu tehditlerin her birinin devletin varlığıyla veya yokluğuyla yapılabilecek bir açıklaması olabilir. Mesela, Küba Füze Krizi’ni devletler arası dibi olmayan rekabetin bir zirvesi olarak ele alabiliriz. 11 Eylül ve ulus aşırı terörizmi, Ortadoğu’da zayıflayan devlet kapasitesinin ve dışlayıcı rejim tipinin bir sonucu olarak görebiliriz. İç savaşları, savaşan grupların devlet olma arzusu ve aralarındaki egemenlik kurma çatışması ile açıklayabiliriz. Milyonlarca sığınmacıyı, çöken devlet otoritesinin sonucu olarak görebilir, geri kalmış ülke hükûmetlerinin yönetim başarısızlığından bahsedebiliriz.
"Koronovirus tehdidinin devlet kaynaklı olmaması ve insan hayatını ciddi bir şekilde riske atacak olması, devletleri bir süre jeopolitik fantazilerden koparacak ve daha gerçek, ölçülebilir işlerle iştigal etmeye zorlayacaktır."